Firmalar doğal olarak ürünlerini veya hizmetlerini daha çok satmak ister. Bu amaç uğruna büyük paralar ödenir, çok mesai harcanır. Reklam ajanslarında yaratıcı insanlar biraraya gelir, beyin fırtınaları yapılır; hedef hep aynıdır: tanıtım ve satış. Reklamlar hazırlanır ve billboardlara medya dağıtım kanallarına doğru yolculuklarına başlarlar. İşte kader burada devreye girer.
Kullanılacak rengi, deseni, varsa oynayacak sanatçıyı veya modeli, reklamın yayınlanacağı mecrayı, afişlerin yapıştırılacağı duvarları bile seçebilirsiniz. Ama kader özgürdür. Onun -eğer varsa- kuralları bambaşkadır. Şakacıdır, muziptir, ve bazen de acımasız. Onu kontrol edemezsiniz. Kara mizah uzmanıdır o, ağını bildiği gibi örer. Sizi, ürününüzü, hizmetinizi, başarınızı, yüzlerce iş saati tutan emeğinizi alır duvara çarpar. Tazminat ödemez, özür dilemez. Talihsiz reklamverene tek bir şey söylemek kalır:
"Ne yapalım, kader!"
 |
| Kansere karşı savaşta umutluyuz. | |
 |
| Kahve kalp krizine yol açabilir. | |
 |
| Erkekçe giyim için doğru adres | |
 |
| Terlediniz mi? | |
 |
| Tadı bambaşka! |
 |
| Obezlikle mücadeleyi hafife almayın. |
İlişkili Yazılar:
0 comments:
Yorum Gönder